Kendi kendine kurulan ilk saat patenti, 1780’de, Londra’da, Louis Recordon adlı bir İngiliz tarafından alınmıştır. Cep için yapılmış olan bu saat “pedoncter” yani “sallantı” sistemiyle çalışıyordu. Sonraları, kendi kendine kurulan kol saatleri da yapıldı ve John Harword adlı bir İngiliz saatçısı, bu sistemi geliştirdi. Kendi kendine kurulan saatlarda kurma vidası yoktur; saati, içinde sallanan bir ağırlık kurmaktadır. Saatin akrep ve yelkovanı, şiv’li bir uca bağlıdır Bu tip saatler hassas olduklarından, çabuk bozulurlar.
Kendi kendine kurulan saatler, mekanik saatler veya otomatik saatler olarak da bilinirler. Bu saatler, içlerindeki bir dizi dişli ve yay kullanarak çalışırlar.
Saatlerin temel mekanizmaları, saat başı, dakika, saniye ve takvim fonksiyonlarını yönetmek için birbirleriyle koordine olan bir dizi dişlidir. Bu dişliler, saat başına bir kez sarılan bir ana yaydan aldıkları enerjiyi kullanarak saat işlevlerini yönetirler.
Otomatik saatler, bir rotor adı verilen bir bileziği kullanarak çalışırlar. Bu rotor, saat hareket ettikçe, hareketin enerjisini bir yayda biriktirir. Bu birikim, saatin enerjisi bittiğinde yeniden kurulmasına yardımcı olur.
Kendi kendine kurulan saatler, ayrıca bir dizi dişli ve yay kullanarak, zamanlama fonksiyonlarını yöneten mekanik bir düzenek kullanırlar. Bu mekanizma, saat ayar düğmeleri ve diğer bileşenlerle birlikte çalışarak, doğru zamanı göstermek için saat işaretlerini hareket ettirir.
Saatlerin hareketini sağlayan enerji kaynağı, genellikle metal bir yay veya pil ile sağlanır. Pil ile çalışan otomatik saatler, pilin enerjisi sayesinde çalışırken, mekanik saatler yayları sayesinde çalışırlar.