Eskiden mezarlıklarda, ama daha çok sazlık ve bataklık yerlerde, kısacası hayvani maddelerin ayrıştığı her yerde, ani olarak parlayıveren fosforlu bileşikler oluşurdu. İşte böyle yerlerde birden görülüp kayboluveren alevlerin sırrı budur. İnsanlar uzun süre bunların tabiatüstü kuvvetlerin eseri olduğunu sanmışlardır.
Bataklık ve mezarlık gibi sulak alanlarda geceleri görülen hafif parıltılara “çamur ışıltısı” veya “ölümsüz alev” adı verilir. Bu parıltıların kaynağı, bazı bakteri ve mantarların yıkım süreci sonucu açığa çıkan kimyasal reaksiyonlardır.
Bu bakteri ve mantarlar, organik maddeyi yıkarken enerji açığa çıkar ve bu enerjiyi de ışık olarak yayarlar. Işığın rengi genellikle mavi veya yeşilimsi bir renktedir. Bu parıltılar, özellikle karanlıkta, çok belirgin hale gelirler ve bazen çevredeki nesnelerin siluetleri de görülebilir.
Bu parıltılar bazen “ölümsüz alev” olarak da adlandırılır, çünkü bataklık veya mezarlık gibi yerlerde sıkça görülürler ve insanlar arasında uzun süredir var olduklarına inanılan bir efsaneye konu olmuşlardır. Ancak aslında, bu parıltılar zararsızdır ve sadece bazı bakteri ve mantarların doğal bir yan ürünüdür.