Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde köyün birinde nâmert bir adam varmış. Bu adamın bir oğlu olmuş, büyümüş, evlenme çağı geldiği halde; param harcanır...
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken eski hamam içinde vay neler varmış vay neler varmış: Nice nice...
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir memlekette bir padişah varmış. Bu padişah, kendi memleketinin toprakları üstünde yaşayan en zeki...
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir köylü kadını varmış. Her gün bu kadının evinin önünden geçen bir delikanlı, kadının...
Varmış, yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Çok söylemesi günah, söyleneni dinlememek çok ayıpmış.Vaktin birinde bir memlekette padişahla, bir çoban yaşarmış. Padişahın sarayı, bağları, bahçeleri, hizmetçileri...
Bir varmış, bir yokmuş… Zengin bir tüccar varmış. Artık o kadar zenginmiş ki malının hesabını bilmezmiş.Bu tüccarın hiç çocuğu yokmuş, onun için de karı...
Bir varmış bir yokmuş diye başlarım söze. Çok görmüş geçirmişim derim size. Ben bir ihtiyar pirifâniyim¹, kolay kolay anlaşılmam. Derdime derman ara, ama derman...