Yapısı kalker olan bölgelerdeki dağlarda mağara ve kovuklara sık sık rastlanır. Karbondioksit gazı olan, yağmur suyu kireç taşının esas maddesi olan kalsiyum karbonatı yavaş yavaş ayrıştırıp çatlaklardan girerek, derinlere kadar iner. Böylece meydana gelen muazzam boşluklar zamanla çökerek şaşırtıcı büyüklükte ve derinlikte mağaraların oluşmalarına yol açar. Bu mağaralardaki sarkıtlar ve dikitler göze hoş görünen ilgi çekici oluşumlardır.
Mağaralar, doğal yollarla oluşan ve yıllar boyunca yer altındaki kayaçların erozyonu, çökmesi ve çözülmesiyle oluşan boşluklardır. Mağaraların oluşumu, kalker, kumtaşı, granit gibi çeşitli kayaç türlerine bağlıdır.
Mağaraların oluşumu, suyun kayaçlara nüfuz etmesiyle başlar. Su, kayaçların içindeki çatlaklara veya boşluklara sızar ve zamanla bu boşlukları genişletir. Sular, zamanla kayaçları aşındırarak yeryüzünde ya da yeraltında mağaraların oluşmasına neden olur. Mağaralar, yeraltı su kaynaklarından, yeraltı akarsularından ve yeraltı su tabakalarından da beslenebilir.
Mağaraların içinde, sarkıt ve dikitler gibi ilginç kalker oluşumları da görülebilir. Bu oluşumlar, yeraltı suyunun içindeki minerallerin birikmesi ve kalker birikimi ile oluşur. Sıcak su kaynaklarından ve volkanik aktivitelerden kaynaklanan kimyasal etkileşimler de bu tür oluşumların oluşmasına katkıda bulunabilir.
Mağaralar, tarihsel olarak insanlar için barınaklar, sığınaklar ve depolama alanları olarak kullanılmıştır. Ayrıca, turizm açısından da önemli bir rol oynarlar ve turistlerin ilgisini çeken doğal güzellikleri ve ilginç oluşumlarıyla dikkat çekerler.
Son olarak, depremler, volkanik patlamalar ve deniz dibindeki hareketler de denizlerin dalgalanmasına neden olabilir. Bu tür olaylar, su altında şok dalgaları yaratarak deniz yüzeyinde dalgalanmalara neden olabilir.
